12 Ocak 2013 Cumartesi

Kar günlüğü-Bolu Gölköy

hava soğudu,karlar yağdı Bolu bembeyaz oldu :) çevresi de göller dolu :P
Cumartesi günü için plan yaptık Abant'a gidip şamyellerle kayalım. Sabah oldu hava soğumuş canımmm güneş saklamış yine kendini yağmur iniyo gökten. Tüm planlar suya herkes de fire verdi ne yapalım ne yapalım hadi Gölköye gidelim. Bolunun güzel bir gölü vardır Gölköy ama etrafı göl kadar güzel değildir. Alkol tüketenlerin mekanı olmuş durumda bir göl. Güzelliği bu insanlar yüzünden gölgelenir bu gölün. Merkeze yakın ama aileni alıp da şurda bir piknik yapalım diyemezsin.Göl kenarları alkol tüketilen  araçlarla dolu, masaları aynı şekilde.
Biz de bir gidelim hava soğuk gelen olmamıştır dedik sıcak suyumuzu termosa koyduk kahvemizi kurabiyemizi sıcak çikolatamızı aldık gittik. Düşündüğümüz gibi çok fazla alkol tüketici yoktu :) Göl de güzeldi karlar altında. Biraz yürüdük, biraz kartoplarıyla oynadık, fotoğraf çektik yorulduk üşüdük doldurduk bardaklarımıza kahvelerimizi. Gittiğimize değdi, oynadık eğlendik üşüdük yağmur bastırınca döndük boluya :) 







Boluya gelince görülecek çok göl vardır ama Gölköy de güzeldir. Umarım bir gün yolunuz düşer ve umarım bir gün göl ailelerin de rahatlıkla gidebileceği bir göl olur :) Mutlu Haftasonları....

11 Ocak 2013 Cuma

Tiyatro Günlüğüm

Bu aralar tiyatrolarla pek iyi değil aram. İzlediğim son iki tiyatro fiyaskoydu. Oyuncuların emeklerine saygım sonsuz ama görmeleri lazım oyunu sahnelerken iyi mi kötü mü diye. Bolu Belediyesinin Aralık Ayının son günlerinde bir tiyatro fırtınası vardı.İlk ikisine gidemedim sonuncuyu kaçırmayalım dedik maaile çıktık gittik. Oyun başlamadan oyunculardan biri arkadaşlarına beni izleyin alkışlayın diye emirler verdi arkamızda.Oyun başladı sahneye sık sık gelen oyuncunun gözü sürekli karşıda ışıkları ayarlayan arkadaşlarındaydı. salondan ne var da orada çocuk arkaya bakıyor demeye başladılar. Oyuncuların sesleri berbat, hareketler berbat, oyun esnasında kıkırdamalar. İlk perdede terk ettik oyunu. Emir veren oyuncumuz arkadaşlarının yanına geldi  arkadaşı 'oha lan süper oynadın lan' diye bir gaz verdi arkadaşına bizim kız gururlandı. Söylene söylene çıktık. Emek verilmiş emeğe saygım sonsuz ama oyuncuların o hareketleri çok kötüydü. Bir diğer tiyatro da 12 lise öğrencisinin bir eğitmenden yardım alarak sergilediği bir oyundu. Çocuklara çok güzel hazırlanmış emek vermişler, bu hareketlerine saygı duydum ama sergiledikleri oyun ergenlik çağındaki çocuklara ailenizi nasıl atlatırsınız tiyoları vermekten başka bir şey değildi. Tüm sahneleri hiç tasvip etmediğim konularla doluydu. Oyunculuklarını beğendim fakat konu hiç hoşuma gitmedi.

Dört gözle Devlet Tiyatrolarını bekliyorummm :)))

cupcake denemelerim




Keki çok sevmem ama yapmayı çok severim :) dener de denerim, içine katmadığım meyve aroma kalmamıştır. Bugün de nişanlım kek istiyorum dedi sıvadık kolları. tarifini çok önceden bir blogtan bulmuştum ama hatırlayamadım hangisiydi :/ tadı çok güzel  ve yumuşacık oldu bu kekler. Üstündeki krema da biraz ağır ve yağlı o yüzden hepsine yapmadım. Tarifi aşağıda...
KEK HAMURU                   
                     Yarım çay bardağı sıvıyağ
                      60 gr. tuzsuz tereyağı 
                     1 bardak  (200 gr) toz şeker
                     2 yumurta
                     1 tatlı kaşığı kabartma tozu
                     un göz kararına göre
                     1 çimdik tuz
                      kakao
                     1 tatlu kaşığı vanilya
                      yarım bardak süt
KREMASI
                    3 yemek kaşığı  tereyağı
                     Bir çimdik tuz
                     150 gr. bitter çikolata 
                     2 yemek kaşığı süt

Ben bu tarifi çok beğendim. içine damla çikolata da koydum. bazılarının içine tahin koydum. farklı farklı tatlar oldu. AFİYET OLSUNN :))

2 Ocak 2013 Çarşamba

BARIŞ MANÇO VE BİZİM EŞEĞİMİZ :)

Adam Olacak Çocukla büyüdük, Arkadaşım eşek diye takıldık arkadaşlarımıza, Domates Biber Patlıcanı yaşadık zamanında...Yaş ilerledikçe Unutamadım'ı dinledik, Kara Sevdayı dinlettik aşklarımıza, zaman geçtikçe Kol Düğmelerini söyledik. Her şarkıda bir anlam bir anı. Öyle bir yer edinmiş ki bize Barış Manço. 
O olmasaydı kimin şarkıları ile büyürdük acaba. Yok onun gibi bir sanatçı bu dünyada. 

''Demiş ya Bir gün ölürsem, Öldüğüm günü değil, Doğduğum günü hatırlayın'' diye biz de bugün çocuklarımla Barış Manço'yu hatırladık. Barış Manço'yu tanıdık ve sevdik minik kalbimizle.
Resimlerine baktık, Adam Olacak Çocuk programından bir kesit izledik ve alkışladık minik ellerimizle. Ve en çok Arkadaşım Eşek şarkısını sevdik. Barış Amca oldu Barış Abimiz yüreğimizde. 

Öldüğü günü hatırlamayalım diye bugün kutladık Barış Amcamızın doğum gününü.
Defalarca Arkadaşım Eşek klibini izledik. Eşek maskesine bayıldı çocuklarım. Biz de bir eşek yaptık ve oyun oynadık çocuklarla..
Eşeğimiz ve kopuk kuyruğu. Gözler kapalı kuyruğunu takmaya çalıştık. Çok sevdik bu oyunu. Sanırım artık favori oyunumuz. 
Barış Manço sayesinde yaptık bu eşeği. 
Hem öğrendik, Hem eğlendik
Projemin adıydı Eğlenerek Öğrenelim :) Burda da aklıma geldi:)
İyi Dinlemeler....


Açgözlü Benden Boyamalar :)


Ara ara herşeye takarım. Elimdeki işi bitirmeden diğerine dalarım onu da yapayım bunu da yapayım çok açgözlüyüm. El atmadığım iş kalmadı sanırım. Geçen yaz Ankara gezimde Moda Ahşaptan bir kaç seramik obje aldım. Ara ara boyarım dedim zaman geçer. Açgözlüyüm dedim ya durur muyum. Bolu'ya döndüğümün ertesi akşamı boyayıverdim hepsini. Boyadıktan sonra ne yaptım ben yahu dedim ama sevdim bunları. Şimdi evime yerleştirmek üzere sergileniyorlar :) 2012 de kaftanlar ön plandaydı keçesinden tutun karakalemine kadar yaptım bir şeyler. Biri de bu seramik kaftan  <3
Resim yazısı ekle
















Diğeri de arkadaşımın da büyük boyundan şemsiyelik yaptığı çizme. Büyük boyu da çok hoş olmuştu ama taşıyamam diye ben küçük boyunu aldım.



 Çok zevkli bir iş bu boyama işi tavsiye ederim. Bir alışsanız kutu teneke cam ne görseniz fikirler oluşuveriyor kafanızda. 

30 Aralık 2012 Pazar

Ah Denizli Denizli


Şarkılar bana  hep dinlediğim anları hatırlatır. Bu aralar Denizli günlerim depreşti. Pamukkale Üniversitesinde okudum. Genelde öğrenciler okudukları şehri sevmez-beğenmezler. Ben aksine çok seviyorum ve özlüyorum. Denizli ikinci memleketim oldu. Küçük yaşta hayata tek başıma atıldığım yer, öz güvenimin geliştiği şehir, kokusunu özlediğim sokaklar ve küçük evim :) Youtube da gezinirken bu şarkıya rastladım ve uzuuuun zamandır dinlememiş olduğum bu şarkı bana Denizli'yi hatırlattı. O zamanlar ablamın Avustralya'dan getirdiği minik bir mp3 çalarım vardı. Gece gündüz onu dinlerdim. Bu parça da o mp3 çaların içindekilerden biri. Ben çok sevdim, çok dinledim bir de siz dinleyin :)

Başşşlıyoruuummmmmmm

Uzuunn zamandır bir blog yazmayı düşünüyordumm. üç yıl içerisinde sık sık açtım kapattım:) bugüne nasipmiş başlıyorum.
ben kimmiyim... adım Mine Okul Öncesi Öğretmeniyim ve şu an nişanlıyım. (1 Haziran'da düğünüm var. )yerimde duramam, gördüğümü yaparım, üretme telaşesi içindeyim ve çoğu zaman yorgun düşer mayışırım. Aklım nerden ne çıkarırımla meşguldür ama bedenim çok yorgundur. İş ve özel hayatım birbirine girer ne zaman ne yaptığım belli olmaz. İnsanları kıramam bu yüzden ben kırılırım. önümüzde uzunn bir zaman var ara sıra evim, düğün hazırlıklarım, mutfağım ve düşüncelerimi paylaşmalıyım... İlk yayınım heyecanlı mıyım neden bilmem EVET :)